ABD’de veri merkezlerinin enerji tüketimi hızla artarken enerji kaynağı tercihi yeniden kömüre yöneliyor. Doğal gaz fiyatlarının yükselmesi ve elektrik talebindeki büyük artış, kömürle çalışan santrallerin yeniden devreye alınmasına yol açtı.
Veri Merkezlerinin Enerji Talebi Elektrik Üretimini Değiştiriyor
Finans kuruluşu Jefferies’in raporuna göre ABD’deki veri merkezi işletmecileri, yeni kapasiteleri şebekeye bağlamak için yarışıyor. 2026-2028 döneminde elektrik yükünde ciddi bir artış bekleniyor. Bu hızlı büyüme, kömürle çalışan santrallerin üretim payını yüzde 20’ye yakın artırdı. Rapor, kömür kullanımındaki artışın 2027’ye kadar süreceğini belirtiyor. Şirketler, yüksek doğal gaz fiyatları karşısında mevcut kömür santrallerini kullanmayı daha avantajlı buluyor.
Nebraska eyaletindeki Omaha kentinde bir enerji şirketi, daha önce kapatmayı planladığı kömür santrallerini yeniden devreye alma kararı aldı. Şirket yetkilileri, bölgede artan veri merkezi talebi nedeniyle elektrik açığı oluşabileceğini belirtti. Bu nedenle North Omaha santralindeki kömürle çalışan ünitelerin faaliyetini sürdürmesi kararlaştırıldı.
Bu karar çevresel açıdan tartışmalara neden oldu. Uzmanlar, kömür yakımının hava kalitesini olumsuz etkilediğini ve karbon salımını artırdığını vurguluyor. Greenpeace, kömürü “enerji üretiminde en kirli ve en zararlı kaynak” olarak tanımlıyor.
2024 yılında Morgan Stanley tarafından hazırlanan rapor, veri merkezlerinin küresel sera gazı salımını 2030 yılına kadar üç katına çıkarabileceğini öngörüyor. Rapora göre, yapay zekâ teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla veri merkezlerinden kaynaklanan emisyonlar 2.5 milyar ton seviyesine ulaşacak. Enerji uzmanları, yapay zekâ destekli sistemlerin artan elektrik tüketimiyle birlikte çevresel yükü de büyüttüğünü ifade ediyor. Bu durum, küresel ölçekte iklim hedeflerini tehdit ediyor.
ABD yönetimi, son dönemde yenilenebilir enerji yatırımlarını yavaşlatan kararlar aldı. Rüzgâr ve güneş enerjisi projelerinin onay süreçleri durduruldu. Yetkililer, bu kararları arazi kullanımı ve maliyet gerekçeleriyle savunuyor. Ancak yapılan araştırmalar, yenilenebilir enerji kaynaklarının veri merkezlerini kömür ve doğal gazdan daha düşük maliyetle besleyebileceğini ortaya koyuyor. Buna rağmen ABD yönetimi kısa vadede fosil yakıtlara yönelmiş durumda.
ABD İçişleri Bakanı Doug Burgum geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, asıl tehdidin iklim değişikliği değil, yapay zekâ yarışında geri kalmak olduğunu söyledi. Enerji Bakanı Chris Wright ise mart ayında yaptığı konuşmada, iklim değişikliğini “modern dünyanın doğal sonucu” olarak değerlendirdi.
Bu açıklamalar, enerji politikasının kısa vadeli üretim hedeflerine yöneldiğini gösteriyor. Uzmanlar, yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmaması durumunda ABD’nin iklim taahhütlerini yerine getirmekte zorlanacağını belirtiyor.