Red Hat, Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki kuruluşların dijital egemenlik ihtiyaçlarına yönelik özel bir destek programını duyurdu. “Red Hat Onaylı Egemen Destek” (Red Hat Confirmed Sovereign Support) adını taşıyan bu yeni model, 27 AB ülkesindeki müşterilerin veri yönetişim ve uyumluluk gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlandı. Programın 2026 yılının ilk çeyreğinde faaliyete geçirileceği açıklandı.
Red Hat, Yerel Destekle Veri Kontrolünü Artırmayı Hedefliyor
Yeni model, Avrupa’nın dijital egemenlik hedefleriyle uyumlu şekilde operasyonel kontrolü, dayanıklılığı ve yasal uyumu güçlendirmeyi hedefliyor. Red Hat’in Küresel Mühendislik Kıdemli Başkan Yardımcısı Chris Wright, Avrupa’daki kuruluşların kendi teknoloji kaderlerini belirleme hakkına sahip olması gerektiğini vurguladı. Wright açıklamasında “Red Hat Confirmed Sovereign Support, tamamen AB sınırları içinde faaliyet gösteren ve AB vatandaşları tarafından yönetilen bir destek yapısı sunuyor” ifadelerini kullandı.
Red Hat’in yeni hizmeti, yüksek teknik uzmanlık seviyesine sahip yerel destek ekipleriyle çalışacak. Şirket, tüm operasyonların yalnızca Avrupa Birliği sınırları içinde yürütüleceğini ve hizmetlerin 7 gün 24 saat erişilebilir olacağını açıkladı.
Red Hat, Avrupa genelinde 500’den fazla bulut iş ortağıyla yürüttüğü iş birliği kapsamında, kıtanın dijital bağımsızlığını artırmayı planlıyor. Şirket, yerel bulut sağlayıcılarının kullanımını teşvik ederek AB dışındaki teknoloji devlerine olan bağımlılığı azaltmayı amaçlıyor.
Red Hat EMEA Genel Müdürü Hans Roth, Avrupa dijital egemenliği için yapılan bu yatırımın önemine dikkat çekti. Roth, “Red Hat, Avrupa’daki kuruluşların kendi dijital geleceğini şekillendirmesine destek veriyor. Yeni hizmetimiz, açık hibrit bulut yapısı üzerinden dijital bağımsızlığı güçlendirmeyi hedefliyor” dedi.
Avrupa Birliği, son yıllarda Dijital Hizmetler Yasası, Yapay Zekâ Yasası ve Veri Yasası gibi düzenlemelerle dijital egemenlik kavramına daha fazla önem veriyor. Bu yasalar, veri güvenliğini sağlamayı, yerel operasyonları dış etkilerden korumayı ve teknolojik bağımsızlığı artırmayı amaçlıyor.
Accenture tarafından yayımlanan son rapora göre Avrupa’daki kuruluşların yüzde 62’si, özellikle kamu hizmetleri, bankacılık ve enerji gibi alanlarda egemen çözümler arayışında. Raporda, veri kontrolü ve yapay zekâ altyapısına sahip olmanın, şirketlerin güvenliğini doğrudan etkilediği vurgulandı.
Uzmanlara göre egemen yapay zekâ yaklaşımı, tüm sistemleri tek bir merkezde tutmak anlamına gelmiyor. Amaç, kuruluşların veri, altyapı ve modeller üzerindeki kontrol düzeyini kendilerinin belirlemesi. Savunma gibi yüksek hassasiyet gerektiren alanlarda ise verilerin tamamen yerel tutulduğu, güçlü şifreleme yöntemleriyle korunan kapalı sistemlerin önemi giderek artıyor.