OpenAI, ABD’de görülen bir dava sonucunda kullanıcıların silinen ChatGPT sohbet kayıtlarını süresiz olarak saklama zorunluluğundan muaf tutuldu. Şirket, The New York Times tarafından açılan dava nedeniyle bu kayıtları tutmakla yükümlüydü. Ancak mahkeme, geçen hafta alınan kararla bu yükümlülüğün sona erdiğini açıkladı.
Mahkeme Kararı OpenAI’ın Veri Saklama Yükümlülüğünü Sona Erdirdi
The New York Times, Aralık 2023’te OpenAI’a telif hakkı ihlali iddiasıyla dava açmıştı. Dava dilekçesinde gazetenin haberlerinin, köşe yazılarının ve araştırmalarının şirketin dil modellerini eğitmek için kullanıldığı iddia edildi. Mahkeme, Haziran 2025’te aldığı geçici kararla OpenAI’ın tüm kullanıcı sohbet kayıtlarını, silinmiş olanlar dâhil, süresiz olarak saklamasını istemişti.
Şirket bu karara itiraz etti ancak ilk aşamada sonuç alamadı. Ardından taraflar ortak bir talepte bulunarak saklama kararının kaldırılmasını istedi. ABD Sulh Hâkimi Ona Wang, geçen hafta bu talebi onayladı. Karara göre, silinen sohbetlerin ve geçici kayıtların zorunlu olarak saklanması 26 eylül itibarıyla sona erdi.
Ars Technica’nın haberine göre, daha önce belirli alan adları üzerinden yapılan sohbetlerin bir kısmı, haber kuruluşlarının incelemeleri nedeniyle geçici olarak saklanmaya devam edecek. Ancak genel kullanıcı verilerinin tamamı için geçerli olan kayıt tutma zorunluluğu artık ortadan kalktı.
Daha önce toplanan sohbet kayıtları ise dava sürecinde delil olarak kullanılabilecek. The New York Times ve davaya dâhil olan diğer kuruluşlar, bu kayıtlar üzerinden ChatGPT’nin haber içeriklerini izinsiz çoğaltıp çoğaltmadığını araştırıyor.
OpenAI, farklı yayıncılar ve yazarlar tarafından benzer gerekçelerle açılan birçok davayla karşı karşıya. Yazarlar Birliği (Authors Guild), John Grisham ve George R.R. Martin gibi tanınmış isimler de şirketi telif hakkı ihlaliyle suçlayan davalarda yer alıyor. Ziff Davis gibi medya kuruluşları da benzer davalar açmış durumda.
OpenAI, modellerini eğitirken kullanılan verilerin “adil kullanım” kapsamında değerlendirildiğini savunuyor. Ancak medya dünyasının büyük bölümü bu görüşe katılmıyor. Davalar devam ederken şirketin veri yönetimi politikaları üzerindeki yasal baskının da sürdüğü görülüyor.