Lenovo Geleceğin Veri Merkezleri İçin Yenilikçi Fikirlerini Tanıttı

Lenovo, geleceğin veri merkezlerini daha sürdürülebilir, enerji verimli ve yapay zekâ uyumlu hale getirmek için sıra dışı tasarımlar üzerinde çalıştığını açıkladı. Şirketin araştırması, geleneksel veri merkezlerinin hızla artan enerji ihtiyacına ve karbon azaltım hedeflerine yeterince yanıt veremediğini ortaya koydu.

Lenovo, Yapay Zekâ Odaklı Veri Merkezlerine Hazırlanıyor

Lenovo’nun Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde yaptığı araştırmaya göre bilgi teknolojileri liderlerinin yüzde 46’sı mevcut altyapılarının enerji ya da karbon azaltma hedeflerini desteklemediğini belirtti. Katılımcıların yüzde 92’si ise enerji kullanımını düşüren ve karbon ayak izini azaltan teknoloji ortaklarını tercih ettiğini ifade etti.

Şirketin paylaştığı verilere göre EMEA bölgesinde karar vericilerin yüzde 99’u veri egemenliğinin önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacağını düşünüyor. Lenovo yetkilileri, bu durumun hem bölgesel düzenlemeler hem de kurum içi yönetim yaklaşımlarından kaynaklandığını belirtiyor.

Lenovo’ya göre geleceğin veri merkezleri, yapay zekâ uygulamalarının artan yükünü taşımak üzere yeniden tasarlanacak. Şirketin Avrupa Kurumsal Yapay Zekâ Direktörü Simone Larsson, veri merkezlerinin gelecekte ne kadar ölçeklenebilir olduğunun, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik hedefleri kadar belirleyici olacağını söyledi.

Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 90’ı önümüzdeki on yılda yapay zekânın kurumlarda veri kullanımını büyük ölçüde artıracağına inanıyor. Yüzde 62’si ise yapay zekâ ve otomasyonun bilgi teknolojileri stratejileri üzerinde en fazla etki yaratacağını düşünüyor.

Larsson’a göre Avrupa’da veri egemenliği artık sadece teknik bir konu değil, aynı zamanda stratejik bir öncelik haline geldi. Bölgesel yasal düzenlemeler ve kurumların artan güvenlik hassasiyeti, veri merkezlerinin tasarımını doğrudan etkiliyor. Lenovo, mühendislik firması AKT II ve mimar Arthur Mamou-Mani ile birlikte geleceğin veri merkezi konseptlerini tasarladı. Şirket, geleneksel veri merkezlerinin yerini alabilecek farklı yaklaşımlar üzerinde duruyor.

Şirketin en dikkat çekici önerilerden biri, “Yüzen Bulut” adını taşıyan planı oldu. Bu fikir, veri merkezlerini 20 ila 30 kilometre yükseklikte, atmosferin üst katmanlarında konumlandırmayı hedefliyor. Güneş enerjisinden kesintisiz biçimde faydalanacak bu sistemlerde, sıvı soğutma devreleri kapalı şekilde çalışacak ve havaya herhangi bir kirletici salınmayacak.

Lenovo’nun üzerinde durduğu diğer fikirler arasında, şehir ihtiyaçlarına göre konumlandırılan modüler ve istiflenebilir veri merkezi yapıları yer alıyor. Bu merkezlerin nehir ya da kanal gibi su kaynaklarının yakınında kurulması planlanıyor. Jeotermal enerji kaynaklarının yanında inşa edilen tesisler ise “Veri Spa’ları” olarak adlandırılıyor.

Lenovo, kullanılmayan tünel, sığınak veya ulaşım hatlarının da gelecekte veri merkezlerine dönüştürülebileceğini öngörüyor. Bu alanlar, arazi kullanımını azaltırken şehir merkezlerinde konumlandırılabilen güvenli altyapılar oluşturmayı sağlayacak. Yeraltında kurulacak merkezlerin doğal serinlikten yararlanarak enerji tasarrufu sağlaması hedefleniyor. Ayrıca bu yapıların fiziksel güvenliği artıracağı ve dış etkenlere karşı daha dayanıklı olacağı belirtiliyor.

Bu fikirlerin bazıları şimdiden hayata geçirilmeye başladı. Lüksemburg merkezli Portus Data Centers, tamamen yenilenebilir enerjiyle çalışan yeraltı veri merkezi modelini kullanıyor. Su kaynaklarının yakınında konumlanan veri merkezleri artık standart hale gelirken, jeotermal bölgelerde enerji verimliliği yüksek tesislerin sayısı da artıyor. Microsoft, G42 ve KenGen ise Kenya’daki Olkaria jeotermal sahasında bir veri merkezi inşa ediyor. Su kaynaklarına yakın konumlandırılan veri merkezleri artık standart uygulama haline geliyor.